Son Teknoloji ve Tasarım Trendi Zero UI Hakkında Bilinmeyenler
Geleceğin Tasarım Trendi Zero UI Nedir?
Günümüzde dünyayı mobil cihazlarımızla izlemekte ve günlerimizi başımız aşağıda, dikdörtgen arkadan aydınlatmalı ekranlara dokunarak ve kaydırarak geçirmekteyiz. Kullanıcılar, havanın nasıl olacağını bilmekten akşam yemeğinde ne istediğimizi bulmaya kadar her şey için ekranlara bağımlı halde yaşamaktadırlar. Neyse ki günümüz tasarım trendleri, makinelerimizle nasıl etkileşimde bulunduğumuza dair bilgilendirici ve yönlendirici roller üstleniyor.
Çok yakında cihazlarımız bizi çok daha yakından tanımaya başlayacak ve ekran bağımlılığımızdan daha fazla özgürleşmemizi sağlayacaktır. Sohbet robotları gibi teknolojinin yükselişi ve cihazlarla jest ve sese dayalı etkileşimlerin artmasıyla birlikte, her gün yanımızda taşıdığımız geleneksel ekran tabanlı ara yüzlerden artık yavaş yavaş uzaklaşmaktayız. Kullanıcı ara yüzü tasarımının bir dalı olan sıfır kullanıcı ara yüzü (Zero UI) olarak pek uygun olmayan yeni bir paradigma, alıştığımız grafik kullanıcı ara yüzlerinden geçişi getirmektee ve teknolojimizle nasıl iletişim kurduğumuzu ve nasıl davrandığımızı değiştirmektedir.
Zero UI'nin gerçekte ne olduğunu ve UI tasarımı üzerindeki etkisini gelin birlikte inceleyelim.
1. UI Tasarımının Günümüzdeki Durumu
Bu geçişe olan ihtiyacı anlamak için, şu anda teknoloji ile nasıl iletişim kurduğumuza bir göz atalım. Çoğumuz cihazlarımızla günlük olarak bir Grafik Kullanıcı Ara yüzü (GUI) aracılığıyla etkileşime gireriz. GUI, metin tabanlı ara yüzler, yazılı komut etiketleri veya metin navigasyonunun aksine, kullanıcıların grafik simgeler ve ikincil gösterim gibi görsel göstergeler aracılığıyla elektronik cihazlarla etkileşime girmesine izin veren bir ara yüz türüdür. Herhangi bir görevi gerçekleştirmek için mobil cihazlarımızı ve bilgisayarlarımızı kullandığımızda gördüğümüz şey budur. GUI'ler ekranlarda yaşar ve bilgileri iletmek için fare/klavye kombinasyonu veya dokunma ve kaydırma yoluyla kullanıcı girişi gerektirir.
Adil olmak gerekirse, ara yüzler mütevazi kökenlerinden günümüze kadar uzun bir yol kat etti, ancak yine de onları kullananlara en iyi deneyimleri sunmada pek başarılı olamadılar. Günlük görevleri gerçekleştirmek için sonsuz sayıda uygulama indiriyor ve çok fazla ekrana tıklıyoruz. Neyse ki, tasarımcılar ve geliştiriciler, bu soruna yardımcı olacak bazı ilginç değişiklikleri ortaya çıkarmak için sorunu ele alıyorlar. Bu, insan-bilgisayar etkileşiminin evriminde bir sonraki adım olan Zero UI fikridir.
2. Zero UI'ye Giriş
"Geleceğe baktığımızda, bir sonraki büyük adım, 'cihaz' kavramının ortadan kalkması olacak." – Sundar Pichai, Google CEO'su
Zero UI, Fjord tasarımcısı Andy Goodman tarafından adlandırılan bir coin çeşididir. Kısaca tanımlamak gerekirse Zero UI, hareketlerimizin, sesimizin, bakışlarımızın ve hatta düşüncelerimizin tümünün sistemlerin çevremiz aracılığıyla bize yanıt vermesine neden olabileceği bir paradigmayı ifade eder. Kullanıcıların tıklama, yazma ve dokunmaya güvenmek yerine artık ses, hareket ve dokunma yoluyla bilgi girecekleri ön görülmektedir. Etkileşimler telefonlardan ve bilgisayarlardan uzaklaşacak ve bunun yerine iletişim kuracağımız fiziksel cihazlara taşınacak gibi gözüküyor.
Sıfır Kullanıcı Arayüzü Hedefleri
3. Cihazlarla Etkileşim Kurmanın Yeni Yolları
Zero UI tam olarak yeni bir kavram değil. Kendiniz bile kullanıldığını görmüş olabilirsiniz. Bu cihazlar, iletişim kurmak için hareket, ses ve metin tabanlı arayüzlere dayanır.
Hareket Arayüzleri
Hareketli bir arayüz, kullanıcının belirli bir eylemle eşlenen belirli bir hareketi tanımlamak için sensörleri, kameraları veya her ikisinin bir karışımını kullanır. Örnek olarak Xbox Kinect, Magic Leap ve Project Soli verilebilir.
Ses Tabanlı Arayüzler
"Xbox açık. Alexa, hava nasıl? Tamam Google". Bunlar, daha önce duymuş veya hatta kullanmış olabileceğiniz bazı ifadelerdir. Ses tabanlı arayüzlerle, bir kullanıcı doğrudan cihazla konuşur ve (umarız) talebe karşılık gelen cevapla yanıt verir. Örnek olarak Google Home ve Amazon Echo verilebilir.
4. Mesajlaşma Arayüzleri
Chatbotların yükselişi ile artık herhangi bir istek sadece bir mesaj uzağınızda. Temel olarak, sorgunuzu alacak ve gerçek bir kişiye mesaj gönderiyormuşsunuz gibi yanıt verecek bir bilgisayara mesaj gönderiyorsunuz. Bu yeni iletişim araçları Zero UI hareketine öncülük etse de, ekranların yakın zamanda ortadan kalktığını görmeyeceğiz. Örnek olarak Facebook M ve Google Assistant verilebilir.
Ekranı asla kaybetmeyeceğiz. daha fazla ekranla karşılaşacağız, her şey bir ekran olacak.” – Andy Goodman
Kendi içinde gerçek bir Sıfır UI dünyası gelmiyor. Aslında, görevlerimizi çok daha verimli bir şekilde tamamlamamızı sağlayan daha fazla yerde daha fazla ekran bulma olasılığımız daha yüksek. Ancak ekranları ses ve hareket komutları gibi diğer etkileşim modlarıyla tamamlayabilirsek, etkileşimleri büyük ölçüde hızlandırabilir ve yapmak istediklerimizden zevk alarak gerçek dünyada daha fazla zaman harcayabiliriz. Sıfır Kullanıcı Arayüzü, verilerin ve bağlamsal bilgilerin kullanılması yoluyla, cihazlarımızın bizi çok daha samimi ve bireysel bir düzeyde anlamasını sağlayacaktır.
5. Verilerle Sıfır Kullanıcı Arayüzü Tasarlama
Goodman, "Ekranlardan uzaklaştıkça, arayüzlerimizin çoğunun daha otomatik, öngörülü ve tahmine dayalı hale gelmesi gerekecek" diyor. Veriler artık bağlam içinde kullanıcıya sunulacaktır. Kullanıcılara işlerine/evlerine tahmini seyahat süreleri, son Amazon satın alımları için gönderi izleme bilgileri ve sık ziyaret ettikleri web sitelerinde güncellemeler sağlayabilen Google Asistan gibi hizmetlerle bağlamsal tasarım fikri şimdiden görülebilir. Bağlamsal veriler, bir cihazın nasıl yanıt vereceği konusunda da geçerli olacaktır. Örneğin, Google'a aya ilk ayak basan insanın kim olduğunu sormayı deneyin, ardından "boyu kaç?" diye sorun. Google, ikinci sorunuzun yanıtını vermek için önceki sorunun bağlamını hatırlar. Bu yeni makineler gürültüyü nasıl filtreleyeceğini bilecek ve bize sadece o anda ve yerde bizimle alakalı olacak bilgileri alacaktır.
6. UI Tasarımının Geleceği
Geleceğin kullanıcı arayüzleri fiziksel dünya ile entegre olacak. Tasarım, deneyimi ekranlardan uzaklaştırarak, kullanıcılara cihazlarla daha doğal ve insani bir iletişim yolu sunuyor. Yakında hepimiz cihazlarımızla kendi kişisel asistanlarımızmış gibi konuşmayı yaygınlaştıracağız. Dışarıda bir gece planlamak, herhangi bir uygulama veya web sitesi açmaya gerek kalmadan Google'dan en sevdiğiniz restoranda saat 19:00'da bir masa ayırtmasını istemek kadar basit olacaktır. Ekranlar her yerde olmaya devam edecek, ancak Zero UI, verileri ve bağlamsal bilgileri kullanarak cihazlarımızın bizi çok daha samimi ve bireysel bir düzeyde anlamasının yolunu açacaktır.
Kaynak: CareerFoundry
Pazarlama dünyasının tüm bileşenlerini en ince ayrıntılarıyla işleyen ve sahip olduğu içerikler sayesinde pazarlama ve dijital sektörlerine ilgisi olan herkesi bilgilendirme amacıyla çalışan marketingTR, Türkiye'nin lider dijital ajansı LuckyEye tarafından kurulan bir oluşumdur. 1999'dan beri Türkiye ve Avrupa'da elde edilen deneyimlerin ışığında oluşturulan marketingTR; özellikle dijital pazarlama, dijital deneyim yönetimi ve dijital dönüşüm gibi alanlarda sahip olduğu bilgilendirici ve yenilikçi içerikleriyle takipçilerine günümüz teknolojisinde hız kazanmaları ve adapte olabilmeleri konusunda desteklemektedir.